7 Kasım 2007 Çarşamba

Benim Sandığım 2

Uzun zaman oldu yazalı birincisini, epey ara verdim ama, artık hiç ihmal etmeden yazmaya kararlıyım, o kadar çok anı birikiyor ki, bir şekilde onları dışarı çıkarmak lazım bazen.
En son yazımda flüt korosundan falan bahsetmişim. Yine rastgele anlatmaya başlayayım. Çorlu'dan aklımda en belirgin kalan insandan bahsetmek istiyorum, Orçun. Çok istedim onu bulmak, yeniden onunla görüşmek, ama o zaman henüz 7 yaşındaydım, şimdi 20. Değişmek değil, başka bir insanım şimdi. O zaman küçük bir çocuktum ve zevk aldığım şeyler başkaydı, kuşkusuz Orçun'un da aynı. Küçükken en iyi arkadaş olanlar, koptuktan sonra yeniden birleşirlerse, aynı olabilirler mi sorusunu hep sorarım. Sanki yeniden başka biriyle tanışıyor gibi olur insan. O zaman neler yaptığınızdan belki bahsedebilirsiniz, ne kadarını hatırlıyorsanız, ama artık dinlediğiniz müzik değişmiştir, okuduğunuz kitaplar, okuduğunuz okullar, geleceğe yönelik hayalleriniz farklıdır. Bunlar bir insanın iyi anlaşması için biriyle engel mi?
Olmaması lazım. Lise arkadaşlarım, çok özeller. Hepimizin hayalleri, beklentileri, dinlediği müzikler, okuduğu kitaplar farklı. Ama o kadar ortak bir lisan, o kadar ortak bir dil konuşuyoruz ki. Hiç kopmayız onlarla, hiç kopmam. Bırakmam...
Neyse, gene Kıbrıs'a dönelim, Orçun'a. Kıbrıs'ta ne yaptıysam Orçun'la yaptım. Her şeyi... Ama şimdi soyadını bile hatırlamıyorum, yüzü net, konuşması net, ama soyadı bile yok. O kadar tanıdık, bir o kadar yabancı.
Bisiklete binmeyi onun evinde öğrenmiştim ben, onun bisikletiyle. Ayaklarımı yere vura vura sürerken, birden ayaklarım bisiklette giderken bulmuştum kendimi. Yüzmeyi de onunla öğrendim. O kolluksuz yüzüyordu, çocuk aklı işte, çocuk cesareti, kıskandım, kollukları denize atıp kendimi bıraktım.
Beraber babamların askeri minibüslerine de bindik, jiplerine de bindik. Flüt korosu hikayesi de bu işte. İlkokul birinci sınıfta aynı sınıfta olduğumuz için, flüt korosuna da beraber katılmıştık. Gerçi biz onunla şarkı söylüyorduk, flüt başkaları çalıyordu. Biz ses sanatçısıydık kısacası. :)
Kıbrıs'tan aklımda kalan diğer isimler, Armağan ve Cansu. En net isimler bunlar yani. Sima olarak hatırladıklarım...
Başka yok maalesef. Kıbrıs'tan sonra da Ağrı'ya gittik, Ağrı'da da üç sene kaldık, ama onları da çok hatırlamıyorum. Orda da aynı şekilde Özgür var, Özgür Kılıçarslan.
Bak bunun soyadını hatırlıyorum. O da beni az kandırmadı evde mini bir Power Rangers üretim oyuncağı olduğunu söyleye söyleye... Ama ne biliyim, ne kadar kandırırsa kandırsın, onu da bulmak istiyorum.
Belki okurlar burayı, nerden okuyacaklarsa artık. Okurlarsa bir yorum yazsınlar, bir şey yapsınlar. Ben onlara ulaşırım.
Kıbrıs da çok güzeldi, Ağrı da çok güzeldi. Ağrı hikayesi de öbür yazıya kalsın. Kıbrıs bitsin burada madem. İlkokul bire giden biri ne kadar çok şey hatırlayabilir ki?

Hiç yorum yok: