23 Kasım 2008 Pazar

Doğu Gezisi Günlükleri - 3

22 Haziran 2008-Pazar

Bugün hava yağmurluydu. Sabah kahvaltıdan sonra 10:00'da Kağızman'a gidecektik, ama vazgeçtik. Odaya çıkıp TV izledik, kitap-gazete okuduk. Sonrasında hava durumuna bakmak için internete girdim. Yağmur durur gibi olunca, Ferit isminde bir taksiciyle yola koyulduk. Yeni kızı olmuş, adı Ilgın Ela... Yol boyu çok güzel bir manzara vardı, dağlar tepeler... İlk olarak yola çıkmaya hazırlanırken bir araç caddeden ani olarak yola çıktı, İstanbul plakalıydı. Kurallar yok sokaklarda.
Ferit Bey, Kars'ın yönetiminden şikayetçiydi. "Bize heykel-havuz değil, yol lazım" dedi. Sonra manzarayı seyrede seyrede ortalama 1 saat sonra Kağızman'a vardık. "Kağızman'a ısmarladım nar gele, nar gele..." şarkısındaki "nargele" kelimesini "nargile" olarak anlıyordum, fakat meğerse "nar gele" derken, Kağızman'dan beklenen narlar söyleniyormuş.
Arabadan inmeden şöyle bir gezdik, küçük bir yer, bir caddesi var o kadar. Sonra dönüş yoluna geçtik, güzel bir köy vardı. Orada durduk ve fotoğraf çektik. Dut pestili aldık. Kayısı ağacı doluydu ortalık, çağla gibiydiler. Dut pestili aldığımız adamdan 3-4 tane yeşil kayısı aldık. Sonra geldik, mısır yedik, odada biraz oturup yemeğe indik. Yemekte yayla çorba, tavuk salata, havuç tarator, haydari yedim. Portakal suyu içtim. Sonra pastanede oturup çay içtik. Odaya çıktık. Yoldaki manzaranın fotoğraflarına baktım, yemyeşil sıra dağlar, ovalar, ağaçlar...

14 Kasım 2008 Cuma

Doğu Gezisi Günlükleri-2

21 Haziran 2008-Cumartesi

Sabah 8'de kalktık ve kahvaltıya indik. Zeytin, poğaça, peynir yedim, portakal suyu içtim. (Bunları kaydederim hep nedense...) Sonra dolaşmaya çıktık, gece yağan yağmurdan eser yoktu, yerler kurumuştu. Bunu Ruslar'ın şehrin altyapısını çok iyi kurmasına bağlıyorlardı.
Ana cadde üzerinden yürüyüp ara sokaklara daldık. Eski Rus Binaları var her yerde, kimisine çok güzel bakılmış, kimisi köhne. Çoğunlukla yıkık, onarılmamış maalesef... Atatürk Parkı üzerinden Kars Çayı'na vardık. Orada Azerbaycan Konsolosluğunu gördük ve sonrasında taksiye binerek Kars Kalesi'ne çıktık. Virajlı bir yoldan kaleye tırmandık, yolun iki yanı da eski binalar ve harebelerle doluydu.
Kaleye çıktık, yerlerde madımak vardı. Cephanelikleri, odaları gezdik. Kars manzarasını izledik, bütün şehir adeta ayaklarımız altındaydı. Kaleden aşağı yürüyerek, geze geze indik. Eski Selçuklu Camiileri vardı üç-dört tane... Minareleri o zamandan kalma, renkli taşlarla yapılmıştı ve dolayısıyla büyük şehirlerdeki camiilere hiç benzemiyorlardı.
Evliya Camii vardı örneğin, hikayesi ilginç... Aslında Lalahan yaptırmış camiiyi, adı da öyleymiş zaten, sonra bir evliya ölmüş ve oraya gömülmüş, Evliya Camii olmuş adı...
Oradan yürüdüğümüz sokak çok ilginçti, dar ve güzel...
Sonra bir çay bahçesinde çay içtik. Bu arada gereksiz bir ayrıntı ama, önceki günkü maç sebebiyle gazete öğlen saat 1'de geldi. Dedemle çay bahçesinin olduğu caddeyi yürüdük biraz, bir binanın tarihi dokusu o kadar bozulmuştu ki, resmen bina kimliğini kaybetmişti. Yanındaki bina ise harabe konumundaydı.
Oradan çıktı ve Cuma Hamamı'nı gezdik. Restorasyondaydı hamam, fakat görevli bizim için açtı ve içini gördük. Orada çalışan kızla konuştuk epey, oradan da tarihi Selçuklu Hamamlarını ve bir türbeyi gezdik. Yine yıkılmaya yüz tutmuş binaları gördük. Taş Köprü'den geçtik, meşhur tarihi taş köprü. Kitabesi değiştirilmiş işgal edilince Kars.
Sonrasında Kars'ın çarşısına gittik, gazete aldık nihayet. Kaldığımız yere dönüp öğle yemeği (hamburger-patates v.s) yedik. Yine taksiyle Kars Müzesi'ne gittik. Eski çağlardan kalan paraları, kemikleri, süs eşyalarını gördük. Küçük çocukların yaptığı resimleri inceledik. Kazım Karabekir'in trenini gezdik, müzeden broşür aldık.
Sonra yeniden odalarımıza geri döndük, bir süre sonra ise akşam yemeğine indik.
Bu akşam ne yemişim: İzmir Köfte, Pilav-Portakal Suyu)
Pastanede çay içip odalarımıza çıktık.

Doğu Gezisi Günlükleri-1

Tren Rotası

15.25-Ankara Kalkış
Sırasıyla

Kayaş
Irmak
Kırıkkale
Yerköy
Şefaatlı
Sarıkent
Yenifakılı
Boğazköprü
Kayseri
Karaözü
Yeniçubuk
Şarkışla
Kalın
Sivas
Bostankaya
Karagöl
Çetinkaya
Güneş
Divriği
Bağıştaş
Ilıç
Eriç
Kemah
Dumanlı
Erzincan
Demirkapı
Mercan
Çadırkaya
Karasu
Saptıran
Aşkale
Erzurum
Uzunahmet
Hasankale
Köprüköy
Horasan
Süngütaşı
Topdağ
Sarıkamış
Selim
Benliahmet
Kars-Varış (ertesi gün 21.00)

20 Haziran 2008-Cuma

Gece saat 4'te Sivas'tayken uyandık tesadüfen, yataklı trendeydik ve tren uzun süredir Sivas'ta duruyor olmalıydı. İnsan uyku düzeni değişince uyanır herhalde, bir farklılık hissedince uyanır, yoksa gece 4'te niye uyansın ki?
Ki çok geçmeden anladık, bir şeyler yükleniyordu trene, üstelik yükleyenler trenin yatakla vagonu olup olmadığını umursamadan -hatta yataklı olmasına da gerek yok- bas bas bağırarak hallediyorlardı işlerini camın dibinde. Sivas'tan hareket edince tren gün ağarmaya başlamıştı, fakat biz yine uyuduk.
Sabah saat 9'da kalktık, halam yol için çörek yapmıştı, kahvaltı niyetine yedik onları. Etrafı seyrederek birçok yerden geçtik, doğa gitgide bakirleşiyordu. Daha dokunulmamış, daha saf, daha güzel...
İyi geliyordu çiçekler, sürüler, çocuklar... Sarıkamış'taydık ki yağmur başladı, Kars'a yağmur eşliğinde gece 9'da girdik. Bir taksiyle kalacağımız yere gittik, taksicinin taksimetresi çalışmıyor bahanesiyle bize söylediği fiyatla ilk kazığımızı yemiş olduk. Halam ve ben bir odada, babaannem ve dedem bir başka odada kalıyorlardı. Ruslardan kalma büyük siyah bir binaydı. Enlemesine uzun...
Geç kaldığımız için yemek çoktan bitmişti, ancak kuru kuru bir Adana Kebap yiyebildik, sonra odalarımıza çıktık ve Türkiye'nin maçını izledik. Hırvatistan'laydı maç ve Türkiye kazandı. Sonrasında dinlenmek için uzandık, zaten az kalmış olan Haldun Taner'in "Kızıl Saçlı Amazon" isimli kitabını bitirdim.